15 Kasım 2010 Pazartesi

Dünya'nın Ortasına Bayram Yolculuğu...

Yarın Bayram... 
Yaklaşık bi 4 saat sonra Dünya'nın Ortası'na gitmek üzere yola çıkacağım..
Bayramlar eş, dost, akraba ziyareti demek, büyüklerin gönüllerini almak, küçükleri sevindirmekti...Herkesi özlemle saran eski bayramların heyacanı yok şimdilerde, gün geçtikçe bayramlar eş, dost, akrabalarla zorunlu bir görüş gününe döndü..
Oysa eskiden öylemiydi bayramlar..
Bayram geldiğinde seviçten, heyecandan yerimizde duramaz, bayram sabahı iple çekilir, o gece sabaha kadar uyuyamazdık...Bayramlıklar geceden hazırlanır, sabah yataktan sevinçle kalkılırdı...Sabah kalktığımızda daha yüzümüzü bile yıkamadan ilk iş bayramlık elbiselerimizi, ayakkabılarımızı giymek olurdu...Kahvaltıya başlamadan önce  anne ve babanın elinin öpülürdü.Verilen bayram harçlıklarıyla seviçten havalara uçardık..
Bayram sabahı herkes birbiriyle bayramlaştıktan sonra tüm aile masanın başında toplanır, mis gibi, güle oynaya bi sabah kahvaltısı yapılırdı...
Her bayram sabahı en çok da kahvaltıyı özler ve severdim ben ...Bana hep büyük bir aile olmanın ve  tüm sevdiklerimizle bir arada olmanın tadını yaşattığı için...

Sabahın erken saatlerinde bayramlaşma çıkan çocukların zili çalmasıyla, kapı açılır, bayram şekerleri ve harçlıkları çocuklara verilirdi...
Sonra bayram ziyaretleri başlardı.. Anneanne, babaanne dede'den başlayan ilk bayram ziyaretleri, diğer aile büyükleri, hiç tanınmayan unutulan akraba ziyaretleriyle devam ederdi. 
Renkli jelatin kağıtlarına sarılı çikolatalı şeker toplamak için tanıdık tanımadık tüm komşularla bayramlaşılırdı...

Ah eski günler... Çocukluğumdaki bayramları özledim ben...Şimdi kimse bana bayramlık almıyor, bayram harçlığı vermiyor..Artık o yemeğe doyamadığım, bi tane değil 4-5 tane aldığım çikolatalı şekerlerden de alınmıyor..
Şimdilerde ise yaşım ilerledikçe, yalnız yaşlı, kimsesiz insanları hatırladıkça bayramlar garip bir hüznü, unutulmuşluğu çağrıştırıyor bende...
Bazen televizyon reklamlarında çıkar ya... Yaşlı anne ve baba bayram şekerlerini alır çocuklarının, torunlarının  gelmesini bekler..Yalnız başlarına kimsesiz bi bayram geçirmenin burukluğunu yaşarlar.. Sonra kapının zili çalar ve çocuklarının torunlarının geldiği görünce büyük bir sevinç yaşanır...

Zamane gençlik bayramlaşmadan kaçıyor..Onlara tek tavsiyem vakit buldukça Huzurevlerini ziyarete gitmeleri... O kimsesiz yapayalnız insanları gördüklerinde bir gün yaşlanacaklarını onların yerinde olacaklarını unutmamalılar.. Hayattayken, yanınızdayken, kaybetmeden  bazı şeylerin kıymetini bilin...

Sevdiklerimizi görmenin sevinci yaşatan nice bayramlarda buluşmak niyetiyle iyi bayramlar...

Bekle beni Dünya'nın ortası ve tüm sevdiklerim... Bir bayram sevincini daha yaşamak için geliyorum..

Hiç yorum yok: