16 Haziran 2012 Cumartesi

LANET OLASI GBM ÇIK HAYATIMIZDAN....

Umutla beklenen gün geldi; babam emar sonuçları çıktı.

Babamın emar sonucunda bir yerde uyumluluk eşleşme görülmüştü… Tümör üreme yapmıştı.. Üstelik aptal doktor babama bunu söylemiş çok üzüldüğünü görüncede bazen bizim emar makinelerinde bozukluk olabiliyor.. Olmayan bir şey oldu çıkıyor olan bir şey olmadı çıkıyor.. 2 ay sonra tekrar emar çekelim durumu net görelim demişti..

Babamı aradığımda sesi o kadar çok kötüydü ki.. Ben seni sonra ararım dedi ve kapattı telefonu…

Telefondaki sesinden korktum… Tek başına Konya’da sonucu öğrenmiş ve yanında kimse yoktu…

Onu teselli edecek hiçbir söz kelime yoktu… Ne diyebilirdik, nasıl avutabilirdik, ne yalanlar söyleyebilirdik.. Aptal doktor neden söylemiştiki, üstelik dosyasında hasta durumunu bilmiyor yazılıyken.… İnşallah temiz çıkar umuduyla gittiği hastaneden sonuçlar hiç iç açıcı değildi.
Umudu bir sis gölgelemiş yerine yine umutsuzluk tohumlarını saçıldı… Kolay değildi… Ayakta durmak için küçükte olsa bir umuda sarılırsın olmayacağını bile bile olacak umuduyla koşar adımlarla giderken sonra beynine balyoz indirmişlercesine soğuk duş etkisi yaratan acı gerçek suratına kocaman bir tokat gibi çarpar..

Akşam aradığında moral vermeye kalksamda kelimeler birbirine dolandı.. o ise iyi görünmeye çalışıyordu her zamanki gibi.. Çok üzülmüştü… Üzülmüştük.. Lanet olası GBM çık artık hayatımızdan..

Duru anaokulundan mezun oluyor.. Büyümüşte mezun olurmuş derken buruk bir sevinçle kreşin düzenlediği mezuniyete gitmek için hazırlanıyorduk ki annem aradı.. Babam  ameliyattan sonra yaklaşık 10 ay sonra yeniden nöbet geçirmiş ve konuşamıyordu..

Hepimiz olduğumuz yerde şaşkın şaşkın kaldık.. Ne bir adım atabildik ne yürüyebildik. Buruk bir sevinçle bitirdik gösteriyi..  Akşam aradığımda babamın sesini duymak dünyalara bedeldi. Babam kendine gelmişti. Konuşabiliyordu en azından… Ama bizim için asıl zorlu süreç şimdi başlıyor..

Kimsenin başına gelmesini istemem; babanızın kanser olduğunu bilmek ve bu ne olduğu belli olmayan lanet olası hastalıkla savaşmak, inanın bana, yeryüzünde karşılaşabileceğiniz en kötü durumlardan biridir.
Önce büyük bir şaşkınlık geçirir insan, ardından inkâr başlar; yok, hayır benim babam kanser olamaz, dersiniz.
Doktorların yalan söylediğim, yanıldığını düşünürsünüz.
Başka doktorlara, başına böyle bir hastalık gelmiş insanlarla aramaya onlarla konuşmaya çalışırsınız..
İnternete girer saatlerce araştırmalar yaparsınız..
Tıbbi terimlerle yazılan birçok şeyi anlamadıkçada küfredersiniz.
Güvenilir kaynakların, uzmanların ne kadar acı verici sözler söyleyebileceğine böylece tanık olursunuz.
Gerçek karşınıza tüm çıplaklığıyla çıkınca, daha doğrusu bundan kaçamayacağınızı anlayınca tarifsiz bir acı, kör bir utanç, insafsız bir öfke kaplar içinizi.
Kabullenemezsiniz bir türlü.
Üzüntünüzden, umutsuzluğunuzdan ne yapacağınızı nereye gideceğiniz şaşırır hiçbiryere sığamaz.
Ruhunuzu kemiren acıyla başbaşa kalırsınız.
 Hiç ağlamadığınız kadar ağlarsınız…
Birilerinin sesinizi duymanızı, hatta size yardım etmelerini istersiniz.
Ancak bu uzun ürmez, tam tersi bir düşünce belirir kafanızda: çevrenizdeki yada en yakınınızdaki insanların sizi anlamanızı, yanınınzda olmanızı, sizi teselli etmenizi istersiniz ama bunlarında hiçbiri olmaz.
Kendinizi kocaman dünyada yapayalnız, çaresiz ve bitkin hissedersiniz.
Sonra eve kapansam dersiniz, hiç dışarı çıkmasam, telefonları açmasam, kimse bana soru sormasa….
Günler, geceler boyunca aynı soru yankılanır kafanızın içinde: herkesin kahramanı olan babası sağlıklıyken, neden benim babam kanser oldu?
Anlam veremezsiniz, boğulursunuz suçlu aramak istercesine etrafınıza bakarsınız kader mi yoksa dersin, alın yazısı mı , yaşanması gerekirmiydi dersin..
Neler dersin neler…
Bildiğiniz ne varsa, hepsine isyan edersiniz, derken farkına bile varmadan yakarmaya başlarsınız, ardından koyu bir çaresizlik gelir, sonra, çok daha sonra durumu kabullenmek zorunda olduğunuz farkedersiniz..
Kabullennemeyeceğinizi bile bile…
Tıpkı en kötüye kendinizi alıştırmak isteyipte alıştıramadığınız gibi.

Hiç yorum yok: