3 Haziran 2012 Pazar

Bir evin anotomisi...

Her sene gelenekselleşen ev taşıma sendremunun da sonuna geldik. Ne zaman işi değiştirsem ardından mutlaka evi de değiştiriyorum..
Ben ev taşımaktan yorulduğum kadar hiçbirşeyden bu kadar yorulmadım...

Yeni ev tıpkı küllerinden doğmuş yeni hayat gibi...
Ferah...
Geniş odalar...
büyük penceler...
Odamın camından gözüken kocaman ceviz ağacı...
Her odanın güneşin görmesi....
Sabah kuş cıvıltılarıyla uyanarak güne başlamak güzel...

Meğersem farkında olmadan özlediğim huzur bu muydu?

Bi zamanlar yaşadığım eve gittim bugün.
Odalar bomboş olunca oraya ait olmadığımı gösterircesine yabancılık hissi  verdi bana...
Sanki o evde hiç yaşamamışım gibi...
Temizlerken her odaya uzun uzun baktım.

Oysa yaşanmış ne çok şey vardı...

Her odasında yalnızlığımla ben ne çok ağlamıştım mesala....

Hayatımın acıyla büyük sınavları vemiştim o evde...
Taşındıktan bir ay sonra babamın kanser olduğunu o evde öğrenmiştim...
Kredimi ödemen için sevmediğim işyerinde mecburiyettem çalışmaya yine o evde devam etmiştim..
İşi bırakıp 2 ay işsiz yine o evde kalmıştım..
Maddi açıdan tükenişimi, kiramı bile ödeyemez hale gelişimi o evde görmüştüm.
Hakanla bir ayrılık bir barışık ilişkime yanımda olmasıyla olmamasıyla tartışmalarla o evde devam etmiştim..
Hayatımızı alt üst eden babamın hastalığına o evde saatlerce ağlamıştım...
Hiçbirşey yolunda gitmiyor ve ben ne yapacağımı en çok o dönem bilmiyordum..
İçimden gelen ağlamak hissinin önüne geçemiyor bi zaman sonra herşeye üzülüp ağlamaya başladım dokunsalar ağlıyordum...
Psikolojik durumumun yüksek mertebelerde yüksek uçuşa geçtiği dönemlerdi ....

Değersiz gördüğüm o evden çıkarken yinede onunla vedalaşamadım...
Yaşanmışların tozunu elektrik torbasının vakumu gibi içine toplarken;
ağlamalarımı,
haykırışlarımı,
düş kırıklıklarımı,
hayallerimi,
sitemlerimi sır gibi saklamış, kimsenin dinlemediği kadar dinlemişti...
İnsan acıyla, hüzünle, ayrılıklarla nasıl vedalaşamazsa öyleydi işte...

Kapıyı hızlı bir şekilde kapatıp çıktım arkama bile bakmadım.
Evinde insan gibi bir anotomisi var.. Vücüdu gözleri kulakları... Sadece sesi yok..
Etki var ama tepkisi yok...



Hayatta herşey tam yerli yerinde olmuyor ya ..
Bazen sen toplarsın o dağıtır... bazende o toplar sen dağıtırsın.. Ortası yok hiç bunun.
Dağınıklığı toplarsan biter ama yüreğindeki dağınıklığı toplamak kolay olmuyor..
Yeni ev yeni umutlar derken pat diye sevgilinden ayrılırsın mesala...
Oysa tam herşey yerli yerindeyken...
Aslında insan ona yük olan şeylerden silkinip kurtulmaya çalışıyor gibi...
Başedemediğin herşeyle savaşırken birde bakarsınki savaşa beraber çıktığın en yakınındaki kişi seni başlarken yolda bırakmış..
Yorgunn savaşçılar gibi sen finali yaşasan ne çıkar...O yolda verdiğin mücadele seni değiştirdikten sonra...




Yeni ev yabancıyken birden yıllarca orda yaşamışım hissi veriyor...
bana yük olan eşyalar yerli yerine oturunca herşey yeniden tanıdıklaşıyor...
bu seferde ben kendime yabancılaşıyorum...

Bu düzen...

 Alışılmışın dışında güzel geliyor..

Şu hayatta bazen güzel şeyler oluyor demekki.... Tamda bugün işte o gün gibi mesala...

 

 

1 yorum:

zoitsa dedi ki...

harika :))yeni ev yeni güzel maceralar