12 Aralık 2010 Pazar

Deforme Olma Aşklar...

Hepimizin yüreğinde ayrılıktan kalma can kırıkları var.
Ne yana dönersek dönelim o kırıklar batıyor
canımızı yakarak kanatıyor...
Ahmet Altan 'Tehlikeli Masallar' kitabında,
Hepimiz sevdiklerimizi yüreğimizi alırken, yüreğimizden onlara bir parça veririz. Onlar yüreğimizde giderken  bize ait olan bu parçayı da yanlarına alarak götürürler. Yüreğimizden birileri gitmeye başladığında, yüreği oluşturan o parçacıklar da dağılır ve biz eksilmeye başlarız.Yüreğimizdeki eksilen parçalar gibi, eksilterek yaşarız hayatımızı' der.
Bir insanı hayatına almak kadar hayatından çıkarmakta zordur..
Hele yüreğin en güzel yeri sevdiğini sandığın insana verilmişse..
O bunun farkında değildir ama yürekte işgal ettiği yer alan olarakda bi hayli  büyüktür...
Geldiğinde doldurduğu alan kadar gittiğinde de bir o kadar boşluk bırakır arkasında...
Ayrılıktan mı yalnız kalmaktan mı...
Hayatımızda açılan o boşlukta saçmalamaktan mı
Geride bırakılan enkazın altından kalkamamaktan mı
Neden-sonuç analizindeki sorulara cevap, suçlu arayıp bulamamaktan mı
Sahibinden satılık 2.el yada , daha az deforme olmuş aşk bulamamaktan mı
korkuyoruz...
Aldığımız yaralar kadar karşımıza çıkan insanda da yaralar açıyoruz....
Aşk yüreklerde el değiştirirken sürekli deformasyona uğruyor.
Ve biz ne kadar çok deforme olmuş aşk yaşıyoruz...
Yaşatıyoruz...
Sevdiğimiz insanı bi başkasıyla paylaşmayı bile göze alabilecek kadar....
Bir insanı kaybetmemek istiyorsak neleri göze alırız.
yada vazgeçmek istiyorsak da neleri göze alamayız...
Pamuk ipliğine bağlıysa ilişkiler bir gün geldiğinde sen istesen de istemesen de inceldiği yerden kopar zaten.. 
Kendi ruhunun diyaelektrik ağırlığından kurtulmaya, yaralarını sarmaya, alışıp unutmaya ise koca bir hayat lazım...
Önemli olan beklediğin gibi değil hakettiğin gibi yaşamalı...












Hiç yorum yok: